TARİHİ VE TURİSTİK YERLER |
|
|
ESKİ BAYAZIT CAMİİ (SELİM CAMİİ) |
Doğubayazıt, 1514 Çaldıran Savaşı'ndan sonra I. Selim zamanında Osmanlı topraklarına katılmış, Doğubayazıt Kalesinin hemen yanında, merkezi kubbeli ve tek minareli Selim Camii de o dönemde yapılmıştır. Caminin yer aldığı yamaç düzeltildikten sonra, duvar örülmek suretiyle düz bir teras oluşturulmuş ve üzerinde bu camii inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan bu camii, 15 - 20 m.x 15 -20 m. boyutlarında, kara planlı ve tek kubbelidir. Sonradan yıkılan beş gözlü son cemaat yeri ile bir minaresi vardı. Yapıda kahverengi tuğla kırmızısı, sarı ve beyaz renkte taşlar karışık bir biçimde kullanılmıştır.
Ayrıca Eski Bayazıt'ta bulunan Ahmed-i Hani Türbesi ve Kerem ile Aslı hikâyelerine konu olan Keşiş Bahçesi' de önemli turistik çekim merkezlerindendir. |
BAYAZIT KALESİ (DOĞUBAYAZIT KALESİ) |
Doğubayazıt şehrinin 7 km. güneydoğusunda Belleburç denilen bir konumda, sarp bir kayalık üzerinde kurulmuş olan ve günümüzde harabe bir durumda bulunan kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak kaledeki Urartu Kaya Mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar, buranın antik bir yerleşme olduğu izlenimini vermektedir. Bayazıt şehrinin coğrafi konumu nedeniyle, kale tarih boyunca önemli görevler üstlenmiştir. Kalenin güneydoğusunda da Urartu Dönemi'nden kaldığı sanılan bir yerleşim alanının izleri vardır. D Huff tarafından kapsamlı bir şekilde araştırılan buradaki kaya mezarı M.Ö 13 ile 9.yy arası olarak tarihlendirilmiş ve Urartu döneminde kalenin adının Daryunk olduğunu belirtmiştir. Doğubayazıt' tan geçen İpek Yolu'nun çok eski çağlara uzandığı düşünülürse, ilk yerleşim Urartular' dan önce kurulduğu düşünülebilir. Doğal bir kale konumunda olan Karaburun tepelerinin sarp kayaları, düzgün taş duvarlarla örülerek muhkem bir kale inşa edilmiştir. Kalenin temelinde bulunan taşların cins ve kesme tekniğinden de, ilk kalenin Urartular tarafından yapıldığı, daha sonraki yıllarda kalenin Selçuklular ve Osmanlılar tarafından onarıldığı anlaşılıyor. Doğubayazıt ve çevresi, 1064 yılında Büyük Selçukluların hakimiyetine geçmişti. Büyük Selçukluların da Urartu yerleşim alanını kullandıkları, hatta güneybatıya doğru genişledikleri, mevcut Selçuklu mezar kalıntılarından anlaşılmaktadır. Bölge halkı arasında Doğubayazıt Kalesine, Ceneviz Kalesi diyenlerde bulunmaktadır. Ortaçağın başında Karadeniz kıyısında bulunan limanlardan Asya'ya ticaret yapan Cenevizli tüccarlar, Doğubayazıt' tan geçen transit yolu kullanmışlardır. 'Bugün Bayburt, Erzurum, Diyadin, Doğubayazıt üzerinden geçen transit yolu, eskiden kervanlarında kullandığı şüphe götürmez bir gerçektir.' diyen W. Heyd, J.Brant'ın seyahatnamesine dayanarak Bayburt, Erzurum, Hasankale ve Doğubayazıt' ta kervanların korunması için Cenevizlilerin kaleler yaptıklarını belirtmektedir. Daryunk adı Doğubayazıt ve çevresinin Celayirliler (1358 - 1382) tarafından fethine kadar kullanılmıştır. Celayir Devleti'nin iki kardeş arasında bölünmesinden sonra, Doğubayazıt yöresi Sultan Bayezid'e verilmişti. Sultan Bayezid, Bayram Hoca'nın saldırılarına karşı koyabilmek için 1374 yılında Doğubayazıt Kalesini restore ettirmiştir. Halk tarafından çok sevilen Sultan Bayezid'in ölümünden sonra, halk onun anısına şehrin adını değiştirerek Daryunk yerine ilk defa Bayezid adını vermiştir. Eski kalenin adı da Bayazıd Kalesi olarak değişmiştir. |
|
METEOR ÇUKURU |
Doğubayazıt' ın 35 km doğusunda, İran İslam Cumhuriyeti sınırına 2 km uzaklıkta, Gürbulak Sınır Kapısı ile Sarı Çavuş (Gülveren) Köyü arasındadır. Alaska'da ki Meteor Çukuru'ndan sonra dünyanın en geniş gök taşı çukurudur. Meteor Çukuru 1913 yılında düşen bir göktaşı sonucunda oluşmuştur. Genişliği 35m, derinliği 60m'dir. Toprağa gömülü bulunan gök taşının üzeri bir toprak tabakasıyla örtülüdür. |
BUZ MAĞARASI |
Küçük Ağrı Dağı'nın güney eteğinde Hallaç Köyünün yaklaşık 3 km kuzeydoğusunda, Meteor Çukuru ile aynı lav tüneli sistemi üzerinde bulunan doğal bir anıt mağarasıdır. Mağara, uzun eksenli, elips biçiminde, yaklaşık 100 m uzunluğunda, 50 m genişliğinde, 8 m derinliğinde elips biçimli bir çukurdur. Mağaranın ağzı esas çukura göre biraz yukarıda kalmaktadır. İçinde bazalt lavlar, kayalar ve bu kayarlın üzerinde saf ve temiz suların donmasıyla oluşmuş buz tabakalarını görmek mümkün. Kayaların üzerinde renk renk görünen temiz buz tabakaları, sarkıt ve dikitleri olan buz mağarası mevsimlere göre değişken bir havaya sahiptir. Kışın soğuk olmayan buz mağarası, hava akımının etkisiyle yukarıdan damlayan suları dondurarak buza çevirmektedir. Doğubayazıt ilçesinin en sıcak bölgesinde böylesine geniş bir çukurda dışarıdaki zıtlık gösteren buzdan sarkıt ve dikitler, insanı şaşırtacak şekildedir. Mağaranın ağzından süzülen, güneş ışığı, mağara içindeki buzlar üzerinde ışık oyunları yapmaktadır. Doğubayazıt ovasında çok sayıdaki bataklıktan anlaşılacağı üzere yer alt suyu tabakası çok yüksektir. Bu durumda hava akımının mağaraya yakın yerlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. |
KEŞİŞ BAHÇESİ |
Eski Doğubayazıt' ın hemen altında adeta bir vaha görünümünde, yemyeşil büyük bir bahçedir. 16. Yüzyılda ortaya çıktığı sanılan ve asırlarca Anadolu'da dilden dile anlatılan, 'Kerem ile Aslı' hikâyesinin bu bahçede geçtiği söylenir. Kerem, Ağrı Dağı'nı aşarak buraya gelir ve Aslı ile burada buluşur. Hikaye ayrı dinlerden oldukları için evlenemeyen iki gencin acı sonla biten aşklarını anlatır. Günümüzde Keşiş Bahçesi açık hava kafeteryası olarak hizmet vermektedir.
|
|